13 Mayıs 2016 Cuma



1994 yılından itibaren her yıl düzenlenen, kamu ve özel sektör temsilcileriyle akademisyenleri bir araya getiren ICCI – Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı'nın 22.si, 27-29 Nisan 2016 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezinde gerçekleştirildi.
ICCI Fuar ve Konferansına; Şirketimiz Genel Müdürü Halil ALIŞ, Genel Müdür Yardımcısı Nuretiin KULALI, Destek Hizmetleri Daire Başkanı Fatma Merih KARAKAYA, Hidrolik Santraller Daire Başkanı Ergin ERAYMAN, Özelleştirme ve Santraller Takip Dairesi Başkanı Ercan ATLILAR, İstanbul A DKÇS İşletme MüdürüŞükrü İLHAN, Genel Müdürlüğümüz Müşavirleri Mehmet TAŞBAŞ ve Mehmet BULUT ile Genel Müdürlüğümüz Başkanlıklarından ilgili personel katıldı.
Ulusal ve uluslararası 400'e yakın firmanın katılım gösterdiği ve üç gün süren fuarda; 23'ü dernek/kurum özel oturumu, 17'si konularında uzman firma yetkililerinin enerji sektörüne sağladıkları ürün, hizmet ve bilgilerini anlattıkları teknik oturumlar olmak üzere toplamda 35 oturum gerçekleştirildi.
Şirketimiz EÜAŞ Genel Müdürü Halil ALIŞ, ICCI 2016'nın ikinci gününde ''İklim Değişikliği ve Karbon Emisyonu" konulu "Türkiye Elektrik Sanayi Birliği TESAB özel oturumuna" ve üçüncü gün ise "Enerji Üretiminde Yerlileşme, Termik ve Biyokütle Santralleri" konulu "Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Derneği" Özel Oturumuna Başkanlık yaptı. Ayrıca CIGRE Türkiye Ulusal Komitesi Özel Oturumu sonrasında gerçekleştirilen "Yürütme Komitesi" 9. toplantısına Araştırma Planlama ve Koordinasyon Daire Başkanlığımız Şube Müdürü Zafer SONBAY, Hidrolik Santrallar Daire Başkanlığı Mühendisi Kürşat DAL ve Özelleştirme ve Santraller Takip Daire Başkanlığı Başmühendisi Nazlı ÇITAK katılırken, Müşavirimiz Mehmet BULUT ise "Nükleer Enerji" başlıklı teknik oturumda "Nükleer Santral Teknolojisinde Dünyadaki Yerlileştirme ve Teknoloji Transferi Uygulamaları" konulu bir sunum gerçekleştirdi.
http://www.euas.gov.tr/Sayfalar/haberdetay.aspx?hid=118
MMG ANKARA CUMARTESİ BULUŞMALARINDA
NÜKLEER SANTRALLER KONUŞULDU
2 Nisan 2016, Cumartesi


MMG Ankara Şube tarafından düzenli olarak yapılan Cumartesi Buluşmalarının bu haftaki konuğu Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) ‘ta Müşavir olarak görev yapan Elektrik-Elektronik Yüksek Mühendisi Dr. Mehmet Bulut oldu. Sayın Bulut, katılımcılara “Dünyada ve Türkiye’de Nükleer Santraller” konulu bir sunum yaptı.

Dr. Mehmet Bulut sunumunda şu konulara değindi;

Sunumun  1.  Bölümünde Nükleer Enerji ve Nükleer Santral Çeşitleri Hakkında Bilgi Verildi.

İlk Nükleer reaktörüne ilk zamanlar atom pili deniyordu.  Fermi ekibi tarafından 2 Aralık 1942’de ABD’de Chicago’da gerçekleştirildi. Bu, bir grafit ve uranyum istifinden oluşuyordu. Parçalanmayla ilk elektrik enerjisi üretimi, 1951’de ABD’de Arco’da oldu. Askeri alanda  ise ABD 1954' te nükleer bir denizaltı olan Nautilus' u devreye soktu.

Fisyon kullanılarak üretilen ilk elektrik, 1951'de ABD’de bir Deneysel Reaktörde elde edilmiştir. İngiltere’de 1953’te,  Rusya’da 1954’te Fransa’da 1956’da Almanya’da 1961’de nükleer elektrik üretimi gerçekleştirilmiştir.  Dünya’daki sivil amaçlı elektrik üretimi yapılan ve şebekeye elektrik verilen ilk nükleer santral,  1954 yılında Rusya  tarafından kurulan Oninsk nükleer santralıdır. Obninsk santrali 2002 yılına kadar hizmet vermiş ve sonra müze haline getirilmiştir.

Yaygın Nükleer Santraller; Zenginleştirilmiş yakıt (%3-5 arası U235 izotopu) kullanan hafif su reaktörleri (PWR-Basınçlı Su Reaktörü,  BWR-Kaynar Su Reaktörü) ve doğal uranyum (%0,7 U235 izotopu) kullanan ağır su reaktörleri (CANDU) dir. PWR olarak adlandırılan tipi Basınçlı Su Reaktör tasarımı, ABD donanmasının nükleer denizaltı yapim programı sırasında düşünülmüştür.  Bugün, dünyada ticari olarak en yaygın kullanılan reaktör tipidir. Dünyadaki 442 nükleer santralin 260 tanesi PWR’dır. Yakıt olarak %3-5 seviyelerinde U-235 uranyum kullanılmaktadır.

BWR olarak adlandırılan Kaynar Su Reaktörlerinin en belirgin özelliği nükleer enerjiyi taşıyan suyun daha düşük basınç altında tutulması ve kaynamasına izin verilmesidir.  Oluşan buhar doğrudan türbine gönderilmektedir.  BWR’larda %3 zenginleştirilmiş U-235 kullanılır. Reaktör kalbine yaklaşık 140 ton uranyum konulabilmektedir. Ağır Su reaktörler, tasarımında fiziksel ve termodinamik özellikleri suya çok benzeyen ancak nötronik özellikleri farklı olan Ağır suyu (D2O) soğutucu ve yavaşlatıcı olarak kullanan reaktörlerdir.

Sunumun 2. Bölümünde Dünyadaki Mevcut Ve İnşa Halindeki Nükleer Santraller Hakkında Bilgi Sunulmuş ve Türkiye’de Projelere Değinildi

Dünyada; şu anda 31 ülkede olmak üzere işletmede olan 442 ve İnşa Halinde olan 66 Nükleer Santral bulunmaktadır. Bu ülkeler arasında;  Belçika 7 adet, İsveç 10 adet, İsviçre 5 adet, İngiltere 15 adet, Finlandiya 4 adet, Çin 31 adet, Güney Kore 25 adet, Kanada 19 adet, Hindistan 21 adet, ABD 99 adet, Güney Afrika 2 adet, Fransa 58 adet, Almanya 8 adet, Rusya 35 adet, Ukrayna 15 adet, İspanya 7 adet, Bulgaristan 2 adet ve Romanya 2 adet işletmede olan nükleer santrale sahiptirler.

Dünyada inşaatı devam etmekte olan; Çin’de 24 adet, Hindistan’da 6 adet, Güney Kore’de 3 adet, Rusya’da 8 adet, Ukrayna’da 2 adet, ABD’de 5 adet ve Birleşik Arap Emirliklerinde 4 adet nükleer santral bulunmaktadır. 2015 Yılı Sonu itibariyle dünyadaki 442 adet nükleer santralın kurulu kapasitesi 384.057 MW ‘dir. 2014 yılında 5 adet ve 2015 yılında 10 adet nükleer santral inşası tamamlanmış ve elektrik üretmek üzere şebekeye bağlanmıştır. Ayrıca 2010 yılında 16 adet, 2013 yılında 10 adet ve 2015 yılında 7 adet nükleer santralin inşaatına başlanmıştır.

Nükleer enerjiden elektrik üretim miktarı açısından dünyada en fazla nükleer elektrik üreten 10 ülke sırasıyla:  ABD, Fransa, Rusya, Güney Kore, Çin Kanada, Almanya ve Ukrayna, İngiltere, İsveç’tir. Almanya’da halen toplam kurulu kapasitesi 11.500 MW olan 8 adet nükleer santral çalışmakta olup 2014 yılında bu santrallerden ülkenin toplam elektrik üretiminin %15.85’ine denk gelen 91,7 Milyar kWh elektrik üretimi yapılmıştır. Ülkenin elektrik üretiminin %42 oranında kısmını da kömürden sağlamaktadır. Almanya, bir program dahilinde işletme ömürleri biten nükleer santraları kapatmaktadır.

Fransa toplam kurulu kapasitesi 69.000 MW olan 58 adet işletmede nükleer santral bulunmakta ve ülkenin %77 elektrik üretimi bu nükleer santrallerden sağlamaktadır. Türkiye’de nükleer santral yapımı çalışmalarına 1970 yılında başlanmış ve 1976’da Akkuyu sahasına yer lisansı verilmiştir. Sonraki yıllarda bu sahaya nükleer santral kurmaya yönelik yapılan ihale çalışmalarında bir sonuç alınamamıştır. 1982’de Akkuyu ve Sinop’ta santral yapılmasına ilişkin karar yeniden teyit edilmiş, ancak yapılan ihalelerin iptal edilmesi sonucunda devletlerarası işbirliği metodu kararlaştırılmıştır.  2010 yılında Rusya ile Akkuyu’da  ve 2013 yılında Japonya ile Sinop’ta Nükleer Güç Santralı inşa edilmesine  dair hükümetler arası anlaşma yapılmıştır.

Rusya ile yapılan anlaşmaya istinaden Mersin Akkuyu Sahası’nda 4800 MW toplam kurulu güce sahip VVER 1200 tipi 4 reaktör kurulacaktır. Japonya ile anlaşmaya göre de Sinop sahasında her biri yaklaşık 1.120 MW kurulu güce sahip, ATMEA1 tipi 4 üniteden oluşan bir nükleer santral kurulması kararlaştırılmıştır. Yakın coğrafyamızda Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurduğu kamuya ait ENEC firması,  2010 yılında  Barakah sahası için Saha Hazırlama Lisansı ve  4 ünitenin büyük parçalarının üretimine izin veren sınırlı inşaat lisansı alarak  Nükleer santraların inşaatına başlanmış olup,  ilk iki ünitesinin 2017 ve 2018 yılında ticari işletmeye geçmesi ve diğer 3-4 ünitelerinin  2019 ve 2020 yıllarında sırasıyla işetmeye alınması öngörülmektedir. Toplam 5600 MW gücünde olacak olan nükleer santraların dört ünitesi inşaat halinde olup her dört ünitenin tüm inşaatlarının %50’si tamamlanmış ve santral olarak ilk ünitenin %81’den fazlası ve ikinci ünitenin %60’i tamamlanmış olup, ilk ünitenin 2017 ve ikinci ünitenin 2018’de işletmeye alınması beklenmektedir.

Sunumun  3.  Bölümünde İse Nükleer Santrallarda Kullanılan Uranyum  Yakıtı İle İlgili Hususlar Hakkında Bilgilendirme Yapıldı

Nükleer enerjiden uranyum üretmek amacıyla U-235 kullanılmaktadır. Halbuki doğada uranyumun %0.7’si U-235, geri kalan %99.3’ü yakıt olarak kullanılmayan U-238’den oluşmaktadır.  Uranyum-235, zincirleme reaksiyon sırasında bölünme eğilimi gösteren ve enerjiyi ısı olarak açığa çıkarabilen bir "fisil izotop"tur.

1000 MWe’lik bir santralın yıllık yakıt tüketimi için  2 000 000 - 2 500 000 ton arası Kömür veya 1 000 000 - 1 500 000  ton arası Petrol  veya  25 - 30 ton arası Uranyum yeterli olmaktadır. 1 kilo kömürden 3 kWh elektrik elde edilirken 1 kilo uranyumdan 50.000 kWh elde edilebilmektedir.

The US Nuclear Energy Institute’nin yaptığı çalışmaya göre santralarda  “Yakıtın işletme maliyeti içindeki oranı” olarak  Kömürlü santral için 78%,  Doğalgaz yakıtlı santral için 89%, Nükleer Santral için 14% civarında olmaktadır.

Uranyum yeraltından ya da açık madenlerden çıkarılmaktadır. Uranyum, dünyanın hemen her yerinde çıkarılan bir maden, ancak yoğunlaşmış maden filizi halinde pek az yerde bulunmaktadır. Doğal uranyum, çok çeşitli, güç ve karmaşık işlemlerden, sonra, uranyumun pekblend denilen en zengin filizinden elde edilir. Bu doğal uranyum (kimyasal özellikleri aynı, fakat atom ağırlıkları farklı) iki (izotop)tan oluşur, uranyum 238 ve uranyum 235.  Bunlardan yalnızca uranyum–235 fisyona uğrayabilir (fisyon: uranyum çekirdeğinin iki parçaya bölünmesi) tepkime meydana getirebilir ve ısı sağlayabilir. Ne yazık ki uranyumun bileşiminde ancak yüzde 0,7 oranında uranyum 235 vardır. Mümkün olan en yüksek enerjiyi elde edebilmek için, bileşimindeki uranyum 235 oranını çoğaltarak, uranyumu «zenginleştirmek» gerekir.

Yeniden işleme(Reprocessing);  nükleer atıkları, içerdikleri kullanılabilir yakıtı çıkarmak için kimyasal işlemden geçirmektir. Kullanılmış yakıt çubuklarının dış metal kaplaması, sıcak nitrik asitte eritilmeleri öncesinde çıkarılır.  Bu sayede reaktörde yeniden kullanılacak uranyum (%96), yüksek oranda radyoaktif atık (%3) ve plütonyum (%1) üretilir.  Böylece,  reaktörlere verilen yakıtın sadece bir bölümü (LWR’lerde %2’si)kullanıldığı için kullanılmayan yani harcanmayan kısmın tekrar kullanılması yeniden işleme ile mümkün olmaktadır.

1000 MWe gücündeki bir hafif su soğutmalı nükleer reaktörden yılda yaklaşık olarak 25 - 30 ton (7 m3) kullanılmış yakıt çıkmaktadır. Kullanılmış yakıtlar reaktörden çıkarıldıktan sonra radyoaktif bozunma işlemi devam ettiği için fiziksel olarak sıcaktırlar.  Yakıtlar yoğun olan radyaoktif bozunmaları hafifleyinceye kadar belirli bir süre reaktör binasındaki su dolu havuzlarda bekletilir. Kullanılmış yakıtlar, ya yeniden işlenerek içindeki uranyum ve plutonyum geri kazanılır ve kalan kısım yüksek aktiviteye sahip olduğundan camlaştırılarak depolanır ya da herhangi bir işlem yapılmaksızın depolanmaktadır.

Nükleer santraller,  ülkemizin teknolojik gelişimi için bir eşik niteliğinde olup ülkeye bir an önce ülkeye kazandırılması elzemdir.

http://www.mmg.org.tr/4-bizbize-konusmalar/1077-mmg-ankara-cumartesi-bulusmalarinda-nukleer-santraller-konusuldu.html